Ağlayan Erkekler Zayıflık Değil, Güçlülük Göstergesi. Ağlayan erkekler zayıf değildir; aksine, daha güçlüdür. Gerçek şu ki, sadece “gerçek” erkekler ağlar, çünkü sadece onlar hissetme ve duygularını ifade etme cesaretine sahiptir.
“Hiç ağlarken yemek yemedinizse, hayatın nasıl bir tat verdiğini bilemezsiniz.”
– Johann Wolfgang von Goethe
Toplumun önyargısı “erkekler ağlamaz”. En azından gerçek erkekler ağlamaz. Sadece zayıf, güçsüz ve duygusal erkekler hislerini ifade eder. Ama neden böyle düşünüyoruz? Neden erkekleri gözyaşlarını ve duygularını bastırmaya zorluyoruz?
Ağlayan Erkekler Zayıflık Değil, Güçlülük Göstergesi
Toplum olarak, erkekleri güç, başarı ve kudretle ilişkilendiriyoruz. Ancak ağlamak, erkeklerle ilişkilendirilen en cazip özelliklerden biri değil. Bir erkek hassas ve derin duygular sergilediğinde, bu genellikle zayıflık ve dağınıklık olarak görülür. Sanki ağlamak, hayatla başa çıkamayan erkeklerin yaptığı bir şeymiş gibi… Ama gerçek şu ki, hepimiz ağlıyoruz. Hepimiz zaman zaman duygularımıza yenik düşüyor ve üzülüyoruz. Bunun erkek ya da kadın olmakla hiçbir ilgisi yok.
Gerçek erkekler ağlar. Gerçek erkekler, iç dünyalarına bakacak cesarete sahiptir. Kendi duygularını kabul eder ve kırılganlıkları içinde güç bulurlar. Ağlayan erkekler, aslında hayatta en büyük kazananlardır.
“Tanrı bilir ki, gözyaşlarımızdan asla utanmamıza gerek yok. Çünkü onlar, dünyayı kaplayan kör edici tozun üzerine yağan yağmur gibidir. Ağladıktan sonra, öncesine kıyasla daha iyi hissettim – daha üzgün, daha farkında ve daha nazik.”– Charles Dickens, Büyük Umutlar

Erkekler Neden Ağlar?
Bir erkek ağlar. İçinde bir şeyler açılır. Acısını artık tutamaz. Kalbi kırılmıştır. Belki eşi onu terk etmiştir. Belki o, eşini terk etmiştir. Sebebi ne olursa olsun, yas tutar.
Erkekler ağlar. Sanılanın aksine, ağlayan erkekler güçlü erkeklerdir. Çok güçlü. Çünkü:
- Üzüntülerine erişebilirler.
- Yardım alabileceklerine güvenirler.
- İçlerindeki en korkutucu yerlere gitmeye cesaret ederler.
Hollywood filmlerinde izlediğimiz, dağılan ve toparlanamayan erkek figürü gerçek hayatın bir yansıması değildir. Gerçekte, bir erkek öfkesiyle yüzleşip gözyaşlarını serbest bıraktığında, içsel bir aydınlanma yaşar. Artık içinde yeni bir ışık yanar. Daha güçlü, daha dengeli ve daha farkında bir hale gelir.
Bu adam, toplumun genellikle görmezden geldiği bir cesarete sahiptir. Çünkü tam da acısını hissettiği o anda, tüm zırhlarından sıyrılmış şekilde, kalbinin çağrısına cevap verir. İşte tam da bu noktada bir erkek gerçekten:
- Güçlü ve sevgi dolu,
- Kararlı ve esnek,
- Sert ve şefkatli.
olabilir.
“Ağladığınız için asla özür dilemeyin. Bu duygu olmadan, sadece robot olurduk.”
– Elizabeth Gilbert, Ye, Dua Et, Sev
Gözyaşları Bir Erkeği İnşa Eder
Bir erkek ağlamaya başladığında, aslında kendini yeniden inşa etmeye başlar.
O, en derin korkularıyla yüzleşir. Küçük yaşlardan itibaren ona “zayıf” olmanın kabul edilemez olduğu öğretilmiştir. Toplum ona, “Erkekler korkmaz.”, “Sevinçli olmak ‘feminen’ bir şeydir.”, “Üzgün olmak seni ‘zayıf’ yapar.” ama “Öfkeli olmak seni ‘erkek’ yapar.” demiştir.
Bu yüzden birçok erkek duygularını bastırır, çünkü çocukken öğretilen bu kurallar onların bilinçaltına kazınmıştır. Ancak bir noktada, yaşadıkları acılar içlerinde bir volkan gibi patlar. O an geldiğinde, eski maskelerini bir kenara bırakıp duygularıyla yüzleşmek zorunda kalırlar.
Buna da bakın:

Erkek ancak bu noktada gerçekten güvenilir olabilir. Ancak o zaman, sevdiği kadının hayalini kurduğu adam olabilir. Ancak o zaman:
- Onunla zorlukların içine girebilir.
- Sevgilisi endişelendiğinde, o sakin kalabilir.
- Sevdiği kadını, hayatın fırtınalarında sarıp sarmalayabilir.
“Erkeklik Kutusu”ndan Çıkmak – Toplumsal Cinsiyet Rolleri Ve Duygular
Birçok kadın şu soruyu sorar: “Neden erkekler duygularını bu kadar bastırıyor?”
Cevabı basittir: Küçük yaşlardan itibaren böyle yetiştirildiler.
“Erkek ol.”
“Dişini sık.”
“Ağlama.”
Bu zihniyet, erkekleri sadece sınırlı bir duygu aralığında yaşamaya mahkum etti. Bu yüzden birçok erkek, başkalarıyla gerçekten bağlantı kuramaz. Gerçek bir bağ kurmak için duygularını serbest bırakmaları gerekir. Ancak bunu genellikle hayatlarında büyük bir kriz yaşadıktan sonra fark ederler. Sevdiklerini kaybettiklerinde, işlerini kaybettiklerinde, hayatları paramparça olduğunda… Ancak o zaman gözyaşlarına ulaşırlar.

Gözyaşları Erkekleri Daha Güçlü Kılar
- Gözyaşları, bir erkeğin kalbindeki baskıyı azaltır.
- Gözyaşları, insan ilişkilerini güçlendirir.
- Gözyaşları, bir erkeğin hayatta kalma şansını artırır.
- Gözyaşları, bir erkeği daha şefkatli ve anlayışlı yapar.
Beyin araştırmaları gösteriyor ki, gözyaşları leucine-enkephalin adı verilen bir endorfin salgılar. Bu madde, acıyı azaltır ve ruh halini iyileştirir. Yani ağlamak, aslında psikolojik ve fizyolojik olarak iyileştirici bir süreçtir.
Bir erkek gözyaşlarını serbest bıraktığında, içinde yıllarca birikmiş öfke, acı ve hayal kırıklıklarını temizler. Gözyaşları, bir erkeğin maskesini düşürür ve onu gerçek benliğiyle buluşturur.
Buna da bakın:
Ağlayan Erkekler Zayıflık Değil, Güçlülük Göstergesi – Özet
Erkek olmak, duygusuz olmak demek değildir. Eğer güçlü kadınlar ağlayabiliyorsa, güçlü erkekler de ağlayabilir.
Toplum olarak, erkeklerin duygularını ifade etmesini yargılamaktan vazgeçmeliyiz. Çifte standartları bırakıp, duygularını serbest bırakabilen erkekleri takdir etmeliyiz. Çünkü asıl gerçek erkekler, hislerini bastıranlar değil; onları cesurca kabul edip yaşayanlardır.