Wolfgang Amadeus Mozart hakkında bilinmeyen gerçekler, dehası ile tanınan büyük bestecinin gizemli dünyasını ve ilginç gerçekleri kapsıyor. Bir dâhi besteciden pop kültür ikonuna dönüşen Wolfgang Amadeus Mozart, 600’den fazla müzik eseri yazmış ve Beethoven ile Çaykovski gibi ustaları etkilemiştir. Bugün hâlâ film yönetmenlerinden bilgisayar bilimcilerine kadar pek çok kişiye ilham vermeye devam etmektedir. İşte ünlü dâhi hakkında bilmediğiniz bazı şeyler:
Wolfgang Amadeus Mozart Hakkında Bilinmeyen Gerçekler – Müzik Dehasının Gizemli Dünyası
DOĞUM YILI – 27 Ocak 1756, Salzburg, Avusturya
ÖLÜM YILI – 5 Aralık 1791, Viyana, Avusturya
Ünlü Eserleri

- Piyano Sonatı No. 11 La Majör, K 331 – III (1783)
- Figaro’nun Düğünü (1786)
- Serenat No. 13 Sol Majör, K 525 (1787)

Mozart’ın Erken Yaşta Müzik Dünyasına Girişi: Babasının Rolü
Wolfgang Amadeus Mozart, 27 Ocak 1756’da, Avusturya’nın Salzburg kentinde, annesi Anna Maria ve Salzburg Katedrali’nde besteci ve müzik öğretmeni olarak çalışan babası Leopold Mozart’ın çocuğu olarak dünyaya geldi. Küçük Wolfgang ve ablası Maria Anna, küçük yaşlardan itibaren klavsen (telli bir klavye çalgısı) çalmayı öğrendiler. İki çocuk da büyük bir müzikal yetenek sergiledi. Mozart 4 yaşına geldiğinde, bir şarkıyı yarım saat içinde klavsen ile çalabilecek düzeye ulaşmıştı. Wolfgang Amadeus Mozart’ın müzik dehası, daha çocuk yaşlarda babası Leopold Mozart tarafından keşfedilmiştir. Babası Leopold Mozart, oğlunun yeteneğini fark ederek onu erken yaşta müzik dünyasına sokmuştur. Bu durum, Mozart’ın gelişimini ve kariyerini önemli ölçüde etkilemiştir.

Mozart ve Genç Marie Antoinette‘in Karşılaşması: Tarihi Bir An
Wolfgang Amadeus Mozart’ın çocukluk yıllarında, geleceğin Fransa Kraliçesi Marie Antoinette ile tanıştığı bilinir. Bu karşılaşma, tarihin en önemli müzisyenlerinden biri ile en ikonik kraliçelerinden birinin yollarının kesiştiği unutulmaz bir an olmuştur.
Mozart’ın babası Leopold, oğlunun yeteneğini sergilemek amacıyla Avrupa turnelerine çıkarıyordu. Bu turnelerden biri sırasında, Mozart Viyana’da İmparatoriçe Maria Theresa’nın sarayına davet edildi. İşte bu davette, genç Mozart ile o zamanlar sadece bir arşidüşes olan Marie Antoinette karşılaşmışlardır.
Rivayete göre, küçük Mozart sarayda kayarak düşmüş ve Marie Antoinette ona yardım etmiştir. Bu olay, ikilinin arasında tatlı bir anı olarak kalmıştır. Hatta, bazı kaynaklara göre, Mozart bu olaydan sonra Marie Antoinette’e evlenme teklif etmiştir!
Bu karşılaşma, sadece iki önemli tarihi figürün yollarının kesişmesi değil, aynı zamanda dönemin kültürel atmosferini de yansıtmaktadır. Viyana’daki bu deneyim, 1763 ile 1766 yılları arasında onlarca şehirde ve kraliyet sarayında devam eden, son derece başarılı Avrupa turnesinin başlangıcı oldu.

Wolfgang Amadeus Mozart Hakkında Bilinmeyen Gerçekler – İlk operasını 11 yaşında yazdı.
Mozart, ailesiyle birlikte Paris, Londra, Amsterdam, Versailles ve daha birçok şehri gezdi. Münih’te verdikleri bir konserde, Mozart ve ablası üç saat boyunca birlikte çaldılar ve her gittikleri yerde dinleyicileri büyülediler. Paris’te bir dizi konser verdiği sırada, Mozart ilk müzik eserini yayımladı: Beş bölümlük bir keman sonatı. O sırada 8 yaşındaydı.
11 yaşına geldiğinde ise ilk gerçek operası Apollo et Hyacinthus’u besteledi. Aralık 1769’da başlayan İtalya turneleri, Mozart’ın doğaüstü yeteneğini teyit etti. Milano’daki karnaval için opera siparişi aldı, Bologna’daki saygın Accademia Filarmonicaya kabul edildi ve Mitridate, rè di Ponto operasının ilk üç performansını yönetti. 15 yaşında, bütün operaları “kafamın içinde evdeyken duyabiliyorum” diye yazmıştı. Mozart daha sonra şöhretiyle ilgili, “bir tavus kuşu kadar gururlu” hissettiğini itiraf etmişti.
Mozart’ın erken dönemdeki başarıları uzun sürmedi.
İtalya turnelerinden sonra Mozart, Salzburg’a döndü ve oranın yeni hükümdarı Prens-Arşpiskopos Hieronymus von Colloredo’nun sarayında besteler yapmaya başladı; ancak işler ona pek meydan okumuyordu. 1778’de Mozart’ın her zaman hırslı olan babası, oğlunu “kendini büyüklerin arasına koyman” talimatıyla Paris’e gönderdi. Ancak Mozart artık 22 yaşındaydı; Marie Antoinette ile üç yıllık Avrupa turunda takılan o çocuk yıldız değildi artık. Fransızca’yı zar zor konuşabilen, sıradan görünümlü bir yetişkin müzisyendi.

Babası, Mozart’ı annesinin ölümünden sorumlu tuttu.
Yüksek sosyeteden uzak kalan ve parası tükenmeye başlayan Mozart ile ona refakat eden annesi, Paris’in 2. bölgesinde soğuk ve harap bir otele sığındılar. Annesi ateşlenip hastalandı ve 3 Temmuz 1778’de, 57 yaşında hayata veda etti. Mozart yapayalnız kalmıştı ve babasına annesinin başına gelenleri anlatmaktan çekiniyordu. Bunun yerine arkadaşından (Abbé Bullinger) durumu babasına bildirmesini istedi. Leopold Mozart, oğlunu Anna’nın ölümünden sorumlu tuttu; çünkü eğer annesi Mozart ile Paris’e gitmeseydi, olayların farklı gelişeceğine inanıyordu.
Salzburg’da çalışmaktan pek hoşlanmıyordu.
Paris konaklaması sonrası Mozart, Strasbourg (orada üç konser verdi ama çok az ilgi gördü), Mannheim, Münih ve Augsburg üzerinden Salzburg’a babası ve kız kardeşinin yanına döndü. Evde saray orgculuğu işi buldu; fakat mutlu değildi. Daha fazlasını istiyor, “böylesine sefil bir yerde, böylesine bir hareketsizlik içinde ömrünü harcamak gerçekten çok üzücü” diye yazıyordu. Salzburg’da kalmanın en kötü yanı, kendisinden yalnızca yerel kilise için müzik bestelemesini isteyen patronu von Colloredo’nun cimriliğiydi. Tüm bu zorluklara rağmen Mozart, bu dönemde Mi Majör 32. Senfoni (K318) ve Si Bemol Majör 33. Senfoni (K319) gibi önemli besteler yazdı.
1781’de Viyana’ya taşınınca hayatı kökten değişti.
Viyana’da Aydınlanma Çağı tüm hızıyla yaşanıyordu. Başkentteki geceler, en iyi maskeli balolara ve operalara giden varlıklı kesime aitti. Mozart, önce tek bir öğrencisi olan serbest (freelance) bir müzisyen olarak işe başladı ve piyano konçertoları ile senfonilerinin büyük beğeni toplaması sayesinde kısa zamanda Viyana sosyetesinin kalbine girmeyi başardı. Bir biyografi yazarına göre, onun piyano konçertolarını dinleyen izleyiciler, “önemli bir müzik türünün dönüşümüne ve mükemmelleşmesine tanıklık ediyordu.”
Kısa süre sonra Mozart, kentte sedef düğmeli kırmızı ceketler ve altın işlemeli şapkalarla dolaşır hâle geldi. Viyana’ya taşındıktan bir yıl sonra, soprano Constanze Weber ile evlendi. 1783’te ilk çocukları dünyaya geldi: Raimund Leopold adını verdikleri bir oğul.
Çocuklarının emzirilmemesi gerektiğinde ısrar ediyordu.
O dönemde orta sınıflar arasında bebekleri anne sütü yerine arpa suyuyla beslemek yaygın bir uygulamaydı. Mozart bir mektubunda, “Bebeğini emzirebilse bile, eşimin bunu kesinlikle yapmaması konusunda kararlıydım. Ama aynı şekilde, bir yabancının sütünü de almayacaktı. Tıpkı benim ve kız kardeşimin yaptığı gibi çocuğumun su ile büyütülmesini istiyordum.” diye yazmıştı.
Sonuçta Mozart, ebe ve kayınvalidesinin ısrarlarına boyun eğerek çocuğu bir sütanneye emzirtmeye razı oldu. Ancak ne yazık ki Raimund, doğduktan iki ay sonra hayatını kaybetti. Altı çocuğundan yalnızca ikisi bebeklik dönemini atlatabildi.

Mozart’ın bir sığırcık kuşu vardı.
Sığırcık kuşları inanılmaz taklit yetenekleriyle bilinir. Mozart’ın 27 Mayıs 1784’te Viyana’daki bir dükkândan aldığı kuş, bestecinin temiz ve parlak melodilerinden biri olan Sol Majör No. 17 Piyano Konçertosu (K453)‘nun bir bölümünü ötüyordu.
Mozart’ın, Viyana’nın tam kalbindeki St. Stephen Katedrali’ne birkaç adım mesafede, Domgasse’deki gösterişli dairesine taşınmasına da tanıklık etti; Karl Thomas Mozart ve Johann Thomas Leopold adlı iki oğlunun doğumuna da…Özetle, Mozart’ın sığırcık kuşu, besteciye her yerde eşlik etti. Johann’ın, doğduktan bir ay sonra ölmesine de… Mozart, bu dönemde senfonileri ve aryalarıyla gerçek bir şöhrete kavuşmuştu.
Wolfgang Amadeus Mozart Hakkında Bilinmeyen Gerçekler – Babasının cenazesine katılmadı.
Mozart’ın babası, 28 Mayıs 1787’de hayatını kaybetti; yaklaşık bir hafta sonra da Mozart’ın sığırcık kuşu öldü. Mozart, babasının cenazesine katılmadı; fakat kuşu için oldukça görkemli bir cenaze töreni düzenledi. Kalın duvaklı yas tutanlar sırayla yürüdü, ilahiler okundu ve Mozart kendi yazdığı bir şiiri mezar başında okudu. Dünya’nın en büyük bestecisi, küçücük bir mezarın başında, “yaramaz olmayan” ve “neşeli, parlak” kuşuna olan sevgisini dile getirdi.
Müziği, döneminin her formunu ve stilini kapsıyordu.
Eine Kleine Nachtmusik diye de bilinen Sol Majör 13. Serenat (K525) gibi oda müziklerinden, Sihirli Flüt, Don Giovanni ve Così fan Tutte gibi çok sevilen operalara kadar, Mozart’ın besteleri senfoniler ve konçertolar, üflemeli çalgılar için armoni müziği, yaylı çalgı dörtlüleri için oda müziği, piyano sonatları, kilise müziği ve koro eserleri de dâhil olmak üzere birçok müzik formunu yeniden tanımladı.
Mozart’ın eserlerini bu kadar devrimci yapan nedir?
Romantik dönem bestecisi Johannes Brahms, onun müziğindeki olağanüstü “saflık”tan bahseder. Amerikalı besteci Leonard Bernstein’a göre Mozart’ın eserleri:
“18. yüzyılın, o aydınlanma, hafiflik ve ışığın hâkim olduğu çağın parıltısı içinde yıkanmış gibidir … fakat tüm bunların üzerinde Mozart’ın daha büyük bir ruhu gezinir—şefkatin, evrensel sevginin, hatta acının ruhu—yaşla sınırlı olmayan, tüm çağlara ait bir ruh.”
Oyun yazarı Arthur Miller ise bunu,
“Mozart, henüz tanımlanmamış bir mutluluktur”
diye ifade eder.
Mozart, son bestesini tamamlayamadan öldü.
Mozart’ın son sipariş edilen eseri, Re Minör Requiem Ayini (K626) idi. Mozart eseri tamamlayamadan vefat etti, ancak öğrencisi Franz Xaver Süssmayr besteyi bitirerek Avusturyalı Kont Franz von Walsegg’e teslim etti. Kont, eşinin anısını yaşatmak için bu eseri ısmarlamıştı. Rivayet odur ki Kont von Walsegg, eseri kendi bestesiymiş gibi sunmayı planlıyordu. Bu plan, Mozart’ın eşi Constanze’nin, eserin siparişini Mozart’ın aldığını ve kendisinin bu iş için ücret alması gerektiğini duyurmasıyla suya düştü.

Erken ölümünün sebebi muhtemelen zehir değildi.
Mozart 5 Aralık 1791’de, 35 yaşındayken öldü. Adli tabip raporu, ölüm sebebini “şiddetli miliyer ateş” olarak kaydetti; ancak Antonio Salieri tarafından zehirlendiğine dair bir söylenti yayıldı. Salieri, etkili bir opera bestecisi ve Franz Schubert, Ludwig van Beethoven ve Franz Liszt’in hocası olan mükemmel bir müzisyendi. Bu söylenti, büyük ölçüde Peter Shaffer’ın 1979 tarihli Amadeus adlı oyunundan ve onun 1984’te Oscar kazanan film uyarlamasından popüler kültüre yerleşti. Oysa 18. yüzyılda bile bu dedikodu asılsız görülüyordu; zira bestecinin ölümünden bir hafta sonra Berlin’deki bir gazetede zehirlenmeye dair yanlış bir haber çıkmıştı. Mozart’ın genç yaşta ölümünün gerçek sebebinin çok daha az kötü niyetli bir şey—muhtemelen ölümcül bir strep enfeksiyonu—olduğu düşünülüyor.
İlginizi Çekebilir:
- Wassily Kandinsky Soyut Sanatın Öncüsü ve Renklerin Müziği
- Müzik Dinle – Tüm Zamanların En İyi Film Müzikleri
Mozart’ın müziği ve yaşamı hâlâ büyük ilgi görüyor.
Mozart’ın ünü, 200 yılı aşkın süredir, ölümünden sonra daha da arttı. TIME dergisi onu “Milenyumun En Büyük İnsanları”ndan biri olarak seçti; New York, her yaz Lincoln Center’da Mostly Mozart Festivali’ne bir ay ev sahipliği yapıyor; Salzburg, her Ocak ayında besteciyi çok günlü bir doğum günü partisiyle anıyor. Hatta Salzburg ekonomisinin hatırı sayılır bir kısmı Mozart turizmine dayanıyor; şehrin tarihi Eski Kent bölgesinde Mozart temalı anahtarlıklardan tişörtlere, çikolata-marcipanlı Mozart toplarına kadar her şeyi bulmak mümkün.