Esnek çalışma modelinin yükselişi ve gig ekonomisinin iş yapış biçimlerini dönüştürdüğü bu dönemde, işgücü piyasası çok çevik bir yapıya bürünmüştür.
Çalışanların kariyerlerine ve iş yaşamına ilişkin beklentileri, geride kalan üç yılda büyük değişimler geçirdi. Esnek çalışma isteği o kadar baskın oldu ki, yeni çalışma biçimleri ortaya çıkmakla kalmadı, yeni ekonomiler doğdu. Bu yazımızda, bu dönüşümle doğrudan ilişkili olan gig ekonomisi, yaratıcı ekonomi ve tutku ekonomisi kavramlarından söz edeceğiz.
ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu’na göre, 2021’de 47 milyondan fazla Amerikalı, isteyerek ve gönüllü bir biçimde işini bıraktı.
İşgücünden bu benzeri görülmemiş kitlesel çıkış, benzin istasyonlarından plaza katlarına, lojistik merkezlerinden okul ve muayenehanelere, pek çok noktada hissedildi.
Esnek çalışma isteğinin yalnızca pandemi dönemine indirgemenin doğru olmadığı, zira rakamların 2009’dan 2019’a kadar işten çıkma oranının %0,10 arttığını göstermektedir. Ancak, küresel salgınla dönüşen hayat beklentilerini, artan iç sorgulamaları ve ortaya çıkan yeni tutkularla bu değişim geometrik olarak hızlanmıştır.
Kimileri içerik üretmeyi, kimileri halihazırda sahip oldukları arabayla paylaşımlı araç hizmeti vermeyi, kimileri hayatına paket teslimat yapan kurye olarak devam etmeyi tercih ediyor. Zira böylesi de yetecek kadar kazandırıyor ve daha fazla özgürlük sağlıyor. Ve tam da bu noktada gig ekonomisi doğuyor!
Belki daha önce duydunuz, belki “o da ne?” dediniz az önce. Dijital medya platformu Accessland olarak bu yazımızda gig ekonomisi kavramına odaklanıyoruz. Gig ekonomisinin tanımından, gig ekonomisinin çalışan ve işverenlere sunduğu faydalardan söz ettikten sonra, bu yeni çalışma biçiminin uzantıları arasında sayılan tutku ekonomisi ve yaratıcı ekonomi kavramlarına değiniyoruz. Hazırsanız, başlayalım!
Gig Ekonomisi Nedir?
İngilizcede gig economy olarak adlandırılan ve Türkçede de gig ekonomisi tabiriyle yerleşik kullanım kazanmış esnek ekonomi veya kısa süreli iş ekonomisi, bağımsız yüklenicilerin ve serbest çalışanların (freelancer) tam zamanlı işler yerine kısa süreli, dönemlik işlerde çalışarak oluşturduğu ekonomidir. İsmini müzisyenlerin tek veya kısa dönemlik sahne aldıkları konserleri tanımlayan gig kelimesinden alan gig ekonomisi, kısa süreli işler yaparak geçinen kitlelerin tercih ettiği çalışma modelini tanımlamak için kullanılıyor.
Esnek çalışma ekonomisinde çalışanlar, yarı zamanlı veya geçici pozisyonlarda, bağımsız yükleniciler olarak çalışıyor. Daha çok büyük şehirlerde görülen gig ekonomisi işleri düşünüldüğünde, en çok paylaşımlı araç servisi Uber’in şoförleri veya Airbnb aracılığıyla evlerini kiralayan kimseler akla geliyor. Öte yandan freelance bir biçimde dönemlik olarak içerik üretmek, yazı yazmak, video hazırlamak, online eğitim vermek veya parça başı ücretlendirilen ve internet üzerinden yapılan işler de gig ekonomisine dahil edilebiliyor.