Şok Eden Oscar Sürprizleri, dünyayı şaşkına uğratan akademi kararlarını ve ödülü kaçıran 9 inanılmaz performansın perde arkasını paylaşıyor.
Akademi Ödülleri’nde gerçek anlamda sürprizler ender görülür; ancak bazen işler beklendiği gibi gitmez.
Akademi Ödülleri, sinemayla ilgili hayallerin gerçeğe dönüştüğü bir gecedir—ancak coşkulu kazananlar olduğu kadar, hayal kırıklığına uğrayanlar da vardır. Bahisçiler ve sektör uzmanları çoğunlukla gecenin büyük kazananlarını doğru tahmin etse de, arada sırada öyle bir sonuç çıkar ki tüm Hollywood’u sarsar ve büyük yankı uyandırır.
Anora, başlangıçta sanat filmi meraklılarının favorisi olarak görülüyordu.
97.Akademi Ödülleri’nde gecenin en büyük şokunu, beklentileri altüst ederek tarihi bir ödül bilançosuyla ayrılan bağımsız film Anora yaşattı. Sean Baker’ın yönettiği Anora, başlangıçta sanat filmi meraklılarının favorisi olarak görülüyor, ancak büyük kategorilerde önde gelen bir aday olarak değerlendirilmiyordu.
Ne var ki beklenmedik bir gelişmeyle film,Emilia Pérez, The Brutalist ve I’m Still Here gibi yapımları geride bırakarak En İyi Film dahil olmak üzere başlıca ödüllerin çoğunu kazandı. Filmin başrol oyuncusu Mikey Madison da En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanarak gecenin duygusal açıdan en yoğun anlarından birine imza attı. Bu başarısıyla önde gelen yıldızları geride bıraktı ve Hollywood’un yükselen yeteneklerinden biri olarak konumunu sağlamlaştırdı.
Şok Eden Oscar Sürprizleri: Ödül Kazanamayan 9 İnanılmaz Performans
Anora ve onun herkesi şaşkına çeviren Oscar zaferini onurlandırmak adına, Akademi tarihinin en büyük, en cesur ve en tartışmalı Oscar sürprizlerine birlikte göz atalım.
Anora, ödül sezonu boyunca yavaş ama istikrarlı bir performans sergileyip ancak Oscar’lara yaklaşırken ivme kazandı. Mikey Madison’ın En İyi Kadın Oyuncu dalında aldığı Oscar, kariyerinde ilk kez Oscar kazanması beklenen ve seyircinin gönlünde taht kuran Demi Moore’un (The Substance filmindeki rolüyle) yanı sıra, sürpriz isim I’m Still Here filmindeki performansıyla aday gösterilen Fernanda Torres’i de geride bıraktı.
Bu yıl aslında Demi Moore’un yılı olarak görülüyordu. “Popcorn oyuncusu” olarak anılan Moore, hak ettiği değeri görürken, aynı zamanda olgun yaştaki kadınlar için de bir örnek teşkil ediyordu.
Akademi, son anda ahlâk dersi verir tarzda çekilmiş ve agresif bir ırkçılık dramı olan Crash’i En İyi Film ilan etti.
Bazıları, 25 yaşındaki bir aktris karşısında aldığı bu beklenmedik yenilginin, The Substance filmindeki temanın gerçek hayata yansıması olduğunu söylüyor.
Bu kadar büyük bir sürpriz yaşanması o kadar sarsıcıydı ki, Akademi yıllarca yokmuş gibi davranmak zorunda kaldı.
Bahislerin favorisi, ödül sezonuna damga vuran ve ezber bozan, derinden etkileyici bir aşk hikâyesi olan Brokeback Mountain’dı. Fakat Akademi, son anda ahlâk dersi verir tarzda çekilmiş ve agresif bir ırkçılık dramı olanCrash’i En İyi Film ilan etti.
Geriye baktığımızda “oda sıcaklığında beklemiş süt gibi” hızla bayatlayan Crash seçimi, törenin yapımcısının bile sonradan “Muhtemelen hata yaptık” demesine sebep oldu.
The Favourite (Sarayın Gözdesi) filmindeki performansıyla Olivia Colman, son dakikada beklenmedik bir Oscar sürprizine imza attı.
Glenn Close (Sekiz kez Akademi Ödüllerine aday gösterildi)
Glenn Close tüm zamanların en büyük aktrislerinden biri olmasına rağmen, hiç Oscar’ı yok. En çok yaklaştığı yıl, 1989’daki Dangerous Liaisons ileydi; ancak Akademi, En İyi Kadın Oyuncu ödülünü The Accused filmiyle Jodie Foster’a verdi. Yıllar sonra, 2019’da herkes Glenn Close’un sonunda hak ettiği ödülü The Wife filmiyle kazanacağını düşünüyordu. Zira sonuçta Altın Küre’de Drama dalında En İyi Kadın Oyuncu ödülünü almıştı. Ne var ki, The Favourite (Sarayın Gözdesi) filmindeki performansıyla Olivia Colman, son dakikada beklenmedik bir Oscar sürprizine imza attı.
Bu sürpriz karşısında Olivia Colman bile şaşkına döndü ve kabul konuşmasında Glenn Close’tan özür diledi.
Weinstein, Shakespeare in Love’ı—sevimli ama neticede savaş destanı olmayan bir filmi—agresif lobi faaliyetleri ve stratejik iletişimle bir anda favori konumuna taşıdı.
Steven Spielberg’ in Saving Private Ryanı teknik ve duygusal açıdan bir başyapıt olsa da, En İyi Film ödülünü alamadan eve döndü. Bunun nedeni ise Harvey Weinstein’ın efsanevi ve artık kötü nam salmış Oscar kampanyasıydı. Weinstein, Shakespeare in Love’ı—sevimli ama neticede savaş destanı olmayan bir filmi—agresif lobi faaliyetleri ve stratejik iletişimle bir anda favori konumuna taşıdı.
Shakespeare in Love gerçekten bu ödülü hak ediyor muydu? Pek olası değil. Üstelik bugün bildiklerimizin ışığında, gözden düşen yapımcının Gwyneth Paltrow’a yönelik iddia edilen taciz davranışlarını da düşündüğümüzde, bu filmi izlemek daha da zorlaşıyor.
Fakat bu olay, hepimize değerli bir ders verdi. Kararlı birinin oyunu kendi lehine çevirebilme yeteneğini asla hafife almayın.
Üç Oscar sahibi Steven Spielberg’ın hâlâ adıyla anılan bu şok eden kaybı, Oscar tarihinin en akılda kalan sürprizlerinden biri olmaya devam ediyor.
Eddie Murphy’nin Oscar Hayalleri Suya Düşüyor (2007)
Kötü zamanlama, Eddie Murphy’nin Dreamgirls filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar alma ihtimalini yok etti. Altın Küre, BAFTA ve SAG Ödülü’nü çoktan kazanmış olan Murphy, ödülün favorisi durumundaydı. Ancak ardından Norbit vizyona girdi.
Evet, Oscar törenine sadece haftalar kala gösterime giren ve çok sert eleştirilere maruz kalan bu şişman kostümlü komedi filmi, bir anda Akademi seçmenlerinin Murphy’ye ödül vermeye olan isteğini sarstı. Sonuçta En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü Little Miss Sunshine filmindeki rolüyle Alan Arkin aldı, Murphy ise kaybettiğini öğrenir öğrenmez törenden ayrıldı.
Komedi efsanesine haksızlık etmemek gerek; Akademi, aynı anda pek de parlak işlere imza atmayan oyunculara da Oscar vermişliği var. Örneğin Sandra Bullock, The Blind Side ile Oscar kazanırken, aynı yıl All About Steve ile Razzie ödülü aldı. Eddie Redmayne ise The Theory of Everything ile Oscar’ı aldıktan bir yıl sonra, Jupiter Ascending’deki rolüyle Razzie’ye layık görülmüştü.
Lauren Bacall, 1940’lardan beri Hollywood’un kraliyet ailesi gibi görülen yıldızlarından biriydi. 1997’ye gelindiğinde ise The Mirror Has Two Faces filmiyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ının favorisi kabul ediliyordu. Fakat beklenmedik bir şekilde ödül, The English Patient filmindeki performansıyla Juliette Binoche’a gitti.
Şaşkınlığı açıkça görülen Bacall, mutluymuş gibi davranmaya gerek duymadı. Kamera, ona ait olsa da olmasa da pek çok kişinin “sütü kesen bakış” olarak tanımladığı ifadesini yakaladı. Yine de kısa süre sonra gülümseyip alkışlamayı sürdürdü.
2021 Oscar töreniyle ilgili her şey, Ma Rainey’s Black Bottom filmindeki performansıyla Chadwick Boseman’a En İyi Erkek Oyuncu ödülünü getireceğini işaret ediyordu. Hatta törenin akışı baştan düzenlenerek En İyi Erkek Oyuncu ödülünün gecenin en son verileceği kategori hâline getirilmiş ve böylece duygu yüklü, ölümü sonrası verilecek bir ödül izlenimi yaratılmıştı. Fakat kazananın The Father filmiyle Anthony Hopkins olduğu açıklandı.
Hopkins, törende bile değildi. Covid-19 hâlâ etkisini sürdürüyordu ve Akademi, 83 yaşındaki oyuncunun Zoom ile bağlanmasına da izin vermemişti. Söylentilere göre Hopkins o sırada uyuyordu. Bu yüzden törendeki kutlama resmen bitti. Ne bir konuşma yapıldı ne de bir anma gerçekleşti. Hatta Hopkins bile o kadar şaşırmıştı ki, daha sonra oturma odasından çektiği bir video ile gecikmeli bir kabul konuşması yayınladı.
Marisa Tomei gerçekten kazandı mı, yoksa Jack Palance yanlış ismi mi söyledi?
Marisa Tomei gerçekten kazandı mı, yoksa Jack Palance yanlış ismi mi söyledi? Tomei’nin My Cousin Vinny filmindeki performansıyla, Vanessa Redgrave ve Joan Plowright gibi deneyimli isimleri geride bırakması öylesine şaşkınlık yarattı ki, komplo teorileri kol gezmeye başladı. Jack Palance’ın 70’li yaşlarda olduğu ve sunum sırasında yanlış isim okuduğu, Akademi’nin de utancından bunu düzeltemediği iddia edildi.
Şok Eden Oscar Sürprizleri- Beyonce 2 kez kaybetti.
Gerçek ise çok daha basit: Tomei hakkıyla kazandı ve Akademi sonunda bu dedikoduları resmen yalanladı. Yine de günümüzde hâlâ bu Oscar sürprizine şüpheyle yaklaşanlar var.
Beyoncé iki kez En İyi Özgün Şarkı Ödülünü Kaybediyor
Beyoncé bile kaybedebiliyorsa, kimse güvende değildir! Ünlü sanatçının Oscar tarihinde iki kez hayal kırıklığı var.
Beyoncé, En İyi Özgün Şarkı kategorisinde iki kez aday gösterilip iki kez eli boş döndü. İlki 2019’da, “All the Stars” (Black Panther) şarkısının “Shallow” (A Star Is Born) karşısında kaybettiği dönem. İkincisi ise 2022’de “Be Alive” (King Richard) parçasının, Billie Eilish’in James Bond filmi için yaptığı “No Time to Die” karşısında ödülü kaçırması oldu. Artık Beyoncé’ye onursal bir Oscar verilse yeridir.
Şok Eden Oscar Sürprizleri – Özet
Bu olağanüstü yeteneklerin hak ettiği ödülleri kazanamaması, sinema dünyasının her daim sürprizlerle dolu olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Onlar kazanamasa da, yüreklerde ve hafızalarda ölümsüzleşerek beyaz perdeye imzasını atmaya devam ediyorlar. Şimdi size düşen, izleyici koltuğunda oturup bu büyülü performansların tadını çıkarmak ve sinemanın sürprizlerle dolu dünyasında yeni keşiflere yelken açmak!
Dopamin detoksu nedir, nasıl yapılır? Beynimizin ödül sistemini resetleyerek bağımlılık yapan alışkanlıklardan kurtulmayı amaçlayan bu yöntem hakkında bilinmesi...
