Sevgililer Günü Mücevherleri yazımızda sizi tarihin en büyük aşklarına tanıklık eden elmaslar ve değerli taşlarla buluşturduk. Aşk, en görkemli haliyle, sıklıkla değerli taşlar ve nadir metallerde kristalleşmiştir. Tarih boyunca, dünyanın en tutkulu aşkları, izleyicileri büyülemeye devam eden ve müzayede evlerinde astronomik fiyatlara alıcı bulan olağanüstü mücevherlerle tarihe geçmiştir. Bunlar sadece aksesuar değil; tarihin en etkileyici aşk hikayelerinin fiziksel yansımalarıdır. Gelin, yüreğinizi ısıtacak bu aşk hikayelerine ve onlarla özdeşleşmiş mücevherlere daha yakından bakalım.
Elizabeth Taylor ve Richard Burton
Belki de hiçbir aşk hikayesi, Elizabeth Taylor ve Richard Burton’ınki kadar ihtişamlı mücevherlerle ilişkilendirilmemiştir. İlk tanışmaları pek umut verici değildi—Burton’ın Taylor’a “güzel bir kız” olduğu yönündeki sıradan flört cümlesi, Taylor’dan sadece bir küçümseme ile karşılandı. Ancak, Cleopatra filminin çekimleri sırasında Burton’ın mahzun ve akşamdan kalma haliyle Taylor’ın kahve fincanını tutmasına yardım etmesine ihtiyaç duyması, efsanevi romantizmlerinin gerçek anlamda başlamasına neden oldu.
Burton’ın hediye verme alışkanlığı efsane haline geldi ve spontane olarak verdiği “Bugün Salı ve seni seviyorum” hediyeleri, günümüz romantiklerini kendine hayran bırakacak nitelikteydi. Çiftin Roma’daki zamanlarında, Taylor sık sık Bulgari mağazasına uğrar ve burada saatlerce Gianni Bulgari ile sohbet edip en nadide parçaları incelerdi. Aşklarının zirve noktası, Taylor-Burton Elması oldu—69.42 karatlık armut kesim şaheser, önce bir yüzük olarak tasarlandı, ancak Taylor, Cartier’den onu bir kolyeye çevirmesini istedi. Taylor’ın 40. doğum günü için Budapeşte’de bulunan Burton, ona Shah Jahan Elmasını hediye etti ve espriyle, “Eğer taşıma zorlukları olmasaydı sana Tac Mahal’i alırdım” dedi.
Napolyon ve İmparatoriçe Josephine
Kader, genç bir askeri subay ile dul bir kadını, onun merhum eşinin kılıcı aracılığıyla bir araya getirdiğinde, kimse bu tutkulu aşk ilişkisinin Avrupa tarihini şekillendireceğini tahmin edemezdi. Napolyon’dan altı yaş büyük olan Josephine, geleceğin imparatorunun dikkatini dünya görmüş zarafeti ile çekti.
Genç bir subay olarak mütevazı maddi imkânlarına rağmen, Napolyon, Josephine’e eşsiz bir “toi et moi” (sen ve ben) yüzüğü ile evlenme teklif etti. Yüzük, iki armut kesim taştan—bir safir ve bir elmas—oluşuyordu ve iki ruhun birleşmesini sembolize ediyordu. Aşk hikayeleri, Josephine’in bir varis doğuramaması nedeniyle boşanmayla sonuçlanmış olsa da, tarihin en efsanevi romantizmlerinden biri olarak kaldı.
Napolyon’un Josephine’e olan tutkusu, ona sürekli mücevherler hediye etmesiyle de kanıtlanıyordu. Onu, Fransa için hayalini kurduğu imparatorluk ihtişamının vücut bulmuş hali olarak görüyordu. Aralarındaki derin bağ, Napolyon’un son anlarında bile kendini gösterdi—ölüm döşeğindeki son sözü “Josephine” oldu. Nişan yüzükleri, Bonaparte ailesi içinde iki yüzyıl boyunca korunmuş ve 2013 yılında Fransa’da bir müzayedede yaklaşık 949.000 ABD dolarına satılmıştır. Bu fiyat, 20.000 dolarlık başlangıç tahminini katbekat aşmıştır.
Frank ve Barbara Sinatra
Frank Sinatra’nın romantizm anlayışı, sesi kadar eşsizdi. Barbara’yaa evlenme teklif ederken, onun büyük kişiliğini mükemmel şekilde yansıtan bir anı sahneledi. Ona sadece bir değil, iki farklı 20 karatlık zümrüt kesim elmas sundu ve favorisini seçmesini istedi. Seçilen yüzük daha sonra dramatik bir şekilde bir şampanya kadehine bırakıldı. Ancak Barbara’nın asıl evlenme teklifini yapması için Sinatra’yı uyarması gerekti.
İlişkileri, büyük jestler ve samimi anlarla doluydu. Sinatra, Van Cleef & Arpels ve Cartier’den sık sık Barbara için olağanüstü mücevherler alarak ona sürprizler yapardı. Nişan yüzüğü, yıllar sonra Sotheby’s müzayedesinde 1.695 milyon ABD dolarına satıldı. Bu satış, Sinatra aşkının on yıllar sonra bile koleksiyoncuları ve romantikleri inandırmaya ve yatırım yapmaya devam ettiğini kanıtladı.
İlginizi Çekebilir:
Edward VIII ve Wallis Simpson
“Sorumluluğun ağır yükünü taşımamın ve kral olarak görevlerimi yerine getirmemin imkânsız olduğunu gördüm… sevdiğim kadının yardım ve desteği olmadan.”
Bu sözlerle Edward VIII, İngiliz tahtından feragat ederek tarihin en tartışmalı ama aynı zamanda en romantik aşk hikayelerinden birini yazdı. İlişkileri, Van Cleef & Arpels tarafından tasarlanan, elmas ve safirlerle süslenmiş jarretière bileziğiyle ölümsüzleştirildi. Bu mücevher, çiftin ünlü mücevher koleksiyonunun başlangıcını oluşturdu.
Evlilikleri boyunca, Dük, Düşes’i olağanüstü parçalarla adeta mücevherlere boğdu ve her birini, birlikte çıktıkları yolculuğu anlatan özel mesajlarla süsledi. Çift, mücevherlerini sadece birer aksesuar olarak değil, aşklarının hikayesini anlatan birer günlük olarak gördü.
En ünlü parçaları arasında, Cartier tarafından tasarlanan flamingo broşu ve çapraz bilezik yer alıyor. Bu eserler, çiftin arasındaki gizli mesajları taşıyordu ve bu sırlar yalnızca onlara aitti. Bu özel mücevherler zaman zaman müzayedelerde satışa çıktığında, sadece maddi değerleriyle değil, temsil ettikleri olağanüstü aşk hikayesi nedeniyle de büyük ilgi görüyorlar.
