Novak Djokovic tenis kortunun ötesine de, sağlıklı yaşam ve zihinsel dayanıklılık alanındaki vizyoner yaklaşımıyla ilham verici bir yolculuğa imza atıyor. Mayıs ayında Cenevre’de teklerde kazandığı 100. ATP şampiyonluğuyla bir dönüm noktasına ulaşan Novak Djokovic, sadece kortta değil, saha dışında da etkileyici adımlar atarak dikkat çekmeye devam ediyor.
38 yaşındaki Sırp tenisçi, performanslarıyla sporseverleri etkilemenin ötesine geçerek, yatırım vizyonu ve sağlıklı yaşam odaklı girişimleriyle geleceğini adım adım şekillendiriyor. Kariyerinin ilerleyen dönemlerinde, tenis dünyasından daha geniş bir yaşam tarzı ve sağlık stratejisine doğru evrilen Djokovic, bir spor ikonunun ötesinde, bütünsel yaşam felsefesiyle de ilham kaynağı oluyor.
Köyden Dünya Sahnesine Uzanan Bir Yolculuk
Kayakçı bir aileden gelen ve restoran işletmeciliğine yönelen bir ailede büyüyen Djokovic’in hikayesi, Sırbistan’ın Kopaonik köyünde beş yaşında raketle tanışmasıyla başladı. 12 yaşında, ülkesindeki savaş ortamının tam ortasında, ailesinin fedakârlığıyla Münih’te Nikola Pilić’in tenis akademisine gönderildi. Bu karar, sadece onun kariyerini değil, aynı zamanda bir milletin spor tarihini de değiştirdi.
2003 yılında 16 yaşında profesyonel olan Djokovic, iki yıl içinde gençler kategorisinde Avustralya Açık’ta yarı finale ulaştı ve henüz reşit bile olmadan dünya sıralamasında ilk 200’e girdi. 18 yaşında Roland-Garros’taki performansıyla sıralamada 78. basamağa yerleşti.

Bir Tenis Efsanesinin Rakamlarla Yazılan Hikayesi
Djokovic, kortta adım adım zirveye ilerlerken 2011 yılında dünya 1 numarası oldu ve toplamda 428 hafta boyunca bu unvanı koruyarak rekor kırdı. Bugüne kadar kazandığı 24 Grand Slam şampiyonluğu, 7 ATP Finalleri zaferi, 40 Masters 1000 kupası ve 100 ATP tekler şampiyonluğu, tenis tarihindeki yerini tartışmasız hale getiriyor. Ayrıca 2010’da Sırbistan’a kazandırdığı Davis Kupası, 2020 ATP Kupası zaferi ve Olimpiyat altın madalyası da başarı hanesine yazıldı.
Djokovic, 38 yaşında olmasına rağmen, fiziksel ve zihinsel hazırlığı sayesinde hala en üst seviyede mücadele ediyor. Ancak kendisi de kariyerinin sonlarına yaklaştığını kabul ediyor. Fransa Açık öncesinde verdiği bir röportajda, Rafael Nadal’ın vedası sırasında kendi veda anını hayal ettiğini ve böyle bir anın kendisi için de bir onur olacağını ifade etti. Fakat şu an için kesin bir emeklilik tarihi yok.

Kariyer Sonrası Hayat: Planlı, Vizyoner ve Anlamlı
Djokovic’in sadece kort içindeki değil, kort dışındaki kariyeri de bir başarı örneği. Lacoste, Asics, Hublot ve Head gibi markalarla yaptığı anlaşmalarla spor dünyasında prestijli bir imaj çizen Djokovic, aynı zamanda tekstil ve lüks markalarla olan iş birlikleriyle gelir çeşitliliği sağladı.
2024 yılında Qatar Airways’in global elçisi ve wellness uzmanı olurken, Aman otel zincirine de küresel sağlık danışmanı olarak atandı. Sağlık ve yaşam kalitesi konularına olan ilgisi, onun sadece bir sporcu değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı savunucusu haline gelmesini sağladı.
Djokovic, sağlıklı içecek markası Waterdrop’a yatırım yaptı ve markanın yüzü oldu. 2022 yılında ise, Danimarka merkezli ve COVID-19’a karşı aşı dışı bir tedavi geliştirmeye çalışan QuantBioRes adlı biyoteknoloji şirketine yatırım yaptı. Bu şirketin yaklaşık %40 hissesine sahip olduğu, eşinin de benzer oranda ortaklığı bulunduğu belirtiliyor.

Djokovic, pandemide aşı olmayı reddetmesi nedeniyle eleştirilmiş ve bazı büyük turnuvalardan men edilmişti. Bu konuda,
“Vücudumu tanıyorum ve her zaman sağlığıma özen gösteriyorum,”
diyerek tutumunu savundu.

Zihinsel Güç, Teknik Ustalıkla Buluşuyor
Djokovic’i eşsiz kılan yalnızca tekniği değil. Tenis otoritelerine göre tarihin en iyi “return” (servis karşılama) oyuncularından biri olan Djokovic, hem kondisyon hem de beslenme konusunda kusursuz bir disipline sahip. Ancak onu zirvede tutan asıl unsur, zihinsel gücü.
Buna da bakın:

Djokovic, zihinsel dayanıklılık (resilience) ve farkındalık (mindfulness) konularına büyük önem veriyor. 2013’te yayımladığı Serve to Win kitabında, meditasyonun antrenman kadar önemli olduğunu yazıyor.
Günde sadece 15 dakika farkındalık uygulaması yapıyor ancak bu kısa süreli pratik, performansına büyük katkı sağlıyor. Bu, onun hatalara karşı tepkisini kontrol etmesini ve zihinsel dengesini korumasını sağlıyor. “Artık bir hata yaptığımda felç olmuyorum,” diyor. “Düşünceler zıplıyor ama onları gelip gitmesine izin veriyorum.”
Buna da bakın:

Resilience: Her Şeyin Anahtarı
Djokovic için direnç, başarının temel yapı taşı. Hatalardan kaçmak yerine, bu hatalarla başa çıkabilme kapasitesini geliştirdi. Spor psikolojisinde “resilience”, başarısızlıklardan sonra yeniden deneme, uyum sağlama ve gelişme yetisidir. Djokovic, bu beceriyi Roger Federer, Rafael Nadal ve Andy Murray gibi rakiplere karşı verdiği sayısız mücadelede kazandı.
Zaman içinde zihinsel ve duygusal kontrol becerilerini geliştirerek, başarısızlığı bir öğrenme fırsatına dönüştürdü. Motivasyonunu Grand Slam turnuvalarına yönelterek, odak noktasını değiştirdi. Artık yalnızca başarıya değil, sürece ve o süreçteki dönüşüme değer veriyor. Bu da onun motivasyonunu sürdürülebilir kılıyor.
Bunlara da bakın:

Geleceğe Güvenle Bakan Bir Şampiyon
Forbes dergisine göre; Marbella, Miami, Belgrad, New York ve Monte-Carlo’da mülkleri bulunan Djokovic’in Haziran 2025 itibariyle serveti 240 milyon dolar. Ancak Djokovic’in başarısı yalnızca rakamlarla değil, karakteriyle de ölçülüyor. ESPN’e verdiği bir röportajda şöyle diyor:
“Olabilecekler hakkında fazla düşünmeyi bıraktım ve doğru vuruşları doğru zamanda yapabilmek için fiziksel ve zihinsel gücüme güvendim.”
Ve bunu defalarca kanıtladı. Novak Djokovic, yalnızca bir tenis efsanesi değil; aynı zamanda direncin, farkındalığın ve bilinçli yaşamın vücut bulmuş halidir.