Hemingway’in Paris’indeki Efsanevi Barlar, 1920’lerin bohem ruhunu, edebiyatın altın çağını ve kayıp kuşağın unutulmaz hikâyelerini yeniden yaşatıyor. Paris’in dar sokaklarında, bir kadeh absinthe eşliğinde, şehrin kültürel kalbinde hâlâ yankılanıyor.
Paris sihirli bir yer, öyle değil mi? Sen Nehri (Fransızca: La Seine) boyunca yürümek, köşe kafelerde espresso yudumlamak ve yüzyıllar boyunca bu sokaklarda gezmiş sanatçıların enerjisini hissetmek… Gerçeküstü bir deneyim. Ama bir yazar ve tam bir kitap kurdu olarak, esas büyü Ernest Hemingway, F. Scott Fitzgerald ve tüm Kayıp Nesil’in Paris’ine adım attığında başlıyor.
Bu sadece turistik noktaları görüp geçmekle ilgili değil. Burası, Paris’in yaratıcılığın kalbi olduğu bir dönemin enerjisini hissetme şansı sunuyor. Hemingway’in çokça içtiği, yazdığı ve muhtemelen entelektüel tartışmalara girdiği pub ve kafelerden bahsediyoruz. İkonik La Closerie des Lilas’tan daha az bilinen cevherlere kadar, bu yolculuk zamanda bir edebiyat bar turu.
Hazır olun; tarih, atmosfer ve biraz da gündüz içkisi karışımı eşliğinde, Hemingway’in Paris boyunca izini süreceğiz. Bir defter kapın; turun sonunda kendi romanınızı yazmaya başlamak isteyebilirsiniz.

Hemingway’in Paris’indeki Efsanevi Barlar – La Closerie des Lilas
Hemingway’in Paris’indeki Efsanevi Barlar – La Closerie des Lilas: Hemingway’nin Yazı Sığınağı
Adres: 171 Boulevard du Montparnasse, 75006 Paris, Fransa
La Closerie des Lilas, sadece bir kafeden ibaret değil; adeta 1920’lerin Paris’ine açılan bir geçit. Hemingway buraya bayılırdı ve nedenini anlamak çok da zor değil.
Montparnasse’ın kalbinde yer alan bu tarihi brasserie, kadife kırmızı banketleri, loş ışığı ve yumuşak piyano melodileriyle eski dünyanın cazibesini yayıyor.
Hemingway, F. Scott Fitzgerald ve Gertrude Stein gibi edebiyat ikonlarıyla sıkça burada buluşup içmiş, yazmış. Bir zamanlar bu duvarlar arasında yankılanan yaratıcılığın enerjisini hayal edin.
Bugün bile Kayıp Nesil’in ruhu hissediliyor. Hemingway’in kokteyllere olan düşkünlüğünü onurlandırmak için “Hemingway Daiquiri” sipariş edin. Veya maceracı hissediyorsanız klasik bir absinthe (Pelinotu likörü) deneyin.
İsterseniz kestane ağaçlarının gölgesinde dışarıda oturun, isterseniz içeride sıcak bir köşede kaleminizi ve defterinizi çıkarıp kendi yazar yönünüzü serbest bırakın.
Menüsü tarihin kendisi kadar zarif, fakat sadece basit bir espresso bile sizi geçmişe taşır. İster edebi atmosfer için gelmiş olun ister mükemmel bir Paris yemeği için, La Closerie des Lilas, Hemingway’in izini sürmek isteyen herkesin mutlaka görmesi gereken bir durak.

Hemingway’in Paris’indeki Efsanevi Barlar – Les Deux Magots
Les Deux Magots: Hemingway ve Sartre’ın Buluşma Noktası
Adres: 6 Place Saint-Germain des Prés, 75006 Paris, Fransa
Les Deux Magots, sadece bir kafe değil; Paris kültürü ve entelektüel tarihinin ikonik bir sembolü. Geçmişte bu efsanevi mekân, Hemingway, Jean-Paul Sartre ve Simone de Beauvoir gibi yazarların, sanatçıların ve filozofların favori buluşma yeriydi. Hemingway’i, terasta oturmuş, bir yandan kâğıda notlar karalarken bir yandan da café crème veya biraz daha sert bir içki yudumlarken hayal edin.
Kafenin iç dekorasyonu, ahşap masaları, aynalı duvarları ve ütülü üniformalar içindeki garsonlarıyla sanki bir vintage kartpostaldan fırlamış gibi. Saint-Germain-des-Prés’nin kalbinde, içerideki samimi atmosferde vakit geçirmeyi ya da dışarıda oturup insanları izlemeyi seçebilirsiniz.
Dünyaca ünlü, zengin ve kadifemsi sıcak çikolatasını denemeyi unutmayın. En iyi şekilde bir şımartma hissi verir. Yahut Hemingway’in tercihlerini takip ederek bir kadeh Sancerre söyleyebilirsiniz.
Burada ister edebi tarihe dalıp gidin, ister elinize bir kitap alıp sessizce anın tadını çıkarın. Les Deux Magots, Paris’in geçmişiyle bugününü kusursuz bir şekilde harmanlayan unutulmaz bir deneyim sunuyor.

Harry’s New York Bar: Efsanelerin Doğduğu Yer
Harry’s New York Bar: Efsanelerin Doğduğu Yer
Adres: 5 Rue Daunou, 75002 Paris, Fransa
Harry’s New York Bar, Paris’in belki de en çok hikâyesi olan barı. Bloody Mary’nin doğduğu yer olarak bilinen bu mekan, 1911’den beri gurbetçilerin, yazarların ve yaratıcı zihinlerin favorisi olagelmiş. Hemingway buraya “dünyanın en iyi barı” demiş ve onu anlamak hiç de zor değil.
Burada ortam klasik ve sıcak. Ahşap kaplı duvarlar, deri tabureler ve dünyanın çeşitli üniversitelerine ait bayraklardan oluşan bir koleksiyon göze çarpıyor. Üst kattaki piyano bar, ortama caz havası katarak zarafet ve nostaljiyi mükemmel bir şekilde harmanlıyor. Mutlaka imza içkileri olan Bloody Mary’yi deneyin (tadılması şart), ya da Hemingway’in tercih ettiği klasik bir martiniyi seçin.
İçkinizi yudumlarken, Hemingway’in F. Scott Fitzgerald ile anılarını paylaştığını ya da Coco Chanel’in oraya uğradığını hayal edin. Tarihin izleri elle tutulur düzeyde hissediliyor, ama mekan asla bunaltıcı değil.
Harry’s hâlâ capcanlı, sohbet ve kahkaha sesleriyle dolu. Bir içki ve Paris’in edebi büyüsünden bir parça almak için mükemmel bir durak.
Buna da bakın:

Hemingway’in Paris’indeki Efsanevi Barlar – Café de Flore
Café de Flore: Entelektüel Güç Merkezi
Adres: 172 Boulevard Saint-Germain, 75006 Paris, Fransa
Café de Flore sadece bir kafe değil—tam anlamıyla bir ikon. Saint-Germain-des-Prés’nin kalbinde yer alan bu mekan, Hemingway döneminde entelektüel ve sanatsal enerjinin merkez üssüydü. Yazarlar, filozoflar ve yaratıcı isimler—Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir ve Picasso gibi—burayı mesken tutardı, ve nedenini anlamak zor değil.
Dekor, zamanın dokunmadığı hissini veriyor: klasik Art Deco iç mekanlar, kırmızı deri banketler ve aynalı duvarlar. Hemingway, edebiyat ve yaşam üzerine derin tartışmalar yaptığı bir-iki kadeh içki için buraya uğramasıyla ünlüydü. Bugün biraz turistik bir noktaya dönüşmüş olsa da atmosferi hâlâ sarsılmaz derecede büyülü.
Dış terasta oturup bir café crème söyleyin. İnsanları izlemek ve Paris’in dokusunu hissetmek için ideal. Ya da tam bir Hemingway deneyimi için bir kadeh kırmızı şarapla yanına bir tabak şarküteri isteyin.
İster içindeki filozofu ortaya çıkar, ister yalnızca o anın tadını çıkar. Café de Flore, Paris’in geçmişi ve bugününü kusursuz bir şekilde harmanlamaya devam eden ilham verici mekânlardan biri.
Buna da bakın:

La Coupole: Art Deco ve Hemingway Buluşması
Hemingway’in Paris’indeki Efsanevi Barlar – La Coupole: Art Deco ve Hemingway Buluşması
Adres: 102 Boulevard du Montparnasse, 75014 Paris, Fransa
La Coupole, Hemingway ve dönemin diğer yazarlarının Montparnasse’ın bohem ruhuyla iç içe geçtiği bir yer. Göz alıcı Art Deco iç tasarımı ve canlı atmosferiyle tanınan bu brasserie, 1920’lerde sanatçı ve yazarların uğrak noktasıydı. Yüksek tavanları, mozaik zeminleri ve renkli duvar resimleriyle büyüleyici bir geçmişe adım atıyormuşsunuz hissi veriyor.
Hemingway sadece bir ziyaretçi değildi. Burada düzenli olarak yemek yer, eşiyle ya da diğer yaratıcı beyinlerle buluşurdu. Günümüzde de brasserie, o dönemden miras kalan zarafetini koruyarak bir menü sunuyor. Otantik bir deneyim için istiridye ya da escargot ile başlayın. Veya steak tartar’ı tercih ederek maceracı ruhunuzu ortaya çıkarın.
La Coupole sadece bir yemek mekanı değil; aynı zamanda Paris tarihinin bir parçası. İster tam bir akşam yemeğiyle ziyafet çekin ister barda bir kokteyl yudumlayın. Kayıp Nesil’in enerjisinin hâlâ etrafta dolaştığını hissedebilirsiniz.
Buna da bakın:

Hemingway’in Paris’indeki Efsanevi Barlar
Hemingway’in Paris’indeki Efsanevi Barlar – Brasserie Lipp: Klasik Bir Paris Brasserie’si
Adres: 151 Boulevard Saint-Germain, 75006 Paris, Fransa
Eğer “klasik Paris” diye bağıran bir yer varsa, o da Brasserie Lipp’tir. Bu tarihi brasserie, Hemingway ve edebi çevresindeki birçok ismin favorisi olarak bilinir. Sanat, yaşam ve her şey üzerine sohbet etmek için sıcak bir ortam sunar. Mekan 1880 yılında kurullmuş. Yüzyıldan fazla süredir Paris’in edebiyat ve kültür sahnesinde istikrarla varlığını sürdürüyor.
İç dekorasyonu zamana meydan okuyor. Fayans zeminler, deri koltuklar ve hem samimi hem de hareketli bir atmosfer. Hemingway buraya sık sık Alsas mutfağının lezzetlerini tatmak için gelirmiş. Choucroute garnie ve coq au vin gibi yemekler menüde başı çeker.
Gerçek bir Paris deneyimi için başlangıç olarak bir kir ya da bir kadeh şampanya söyleyebilirsiniz. Servis, geleneksel tarzıyla ünlü ve mekana ayrı bir çekicilik katıyor. Brasserie Lipp’te otururken, Hemingway’in bir masada notlar alıp Fitzgerald’la fikir alışverişinde bulunduğunu hayal etmemek elde değil. Kayıp Nesil’in izini sürmek isteyen herkes için mutlaka uğranması gereken bir durak.
Buna da bakın:
Gerçek Hayatta Paris Bir Şenliktir
Bugün hâlâ Hemingway’in Paris’indeki efsanevi barlar, geçmişin büyüsünü koruyor. Her köşesi bir hikâye, her bardak bir ilham taşıyor. Bu barlar, bir dönemin içki kültürünü ve sanatın, dostluğun, özgürlüğün simgesini yaşatıyor.
Paris’in zamansız cazibesiyle birleşen bu mekânlar, Hemingway’in kelimelerinde hayat bulan bir şenlik gibi. Hemingway’in Paris’indeki Efsanevi Barlar, edebi tarihin izinde unutulmaz bir yolculuğa davet ediyor.
<p>Özetle, Paris’te Hemingway usulü bir bar turu yapmak, şehre ve onun tarihine yazılmış bir aşk mektubu gibidir. Her durak, yazarların kafeleri sınıf ortamına, barları da yaratıcılık laboratuvarlarına çevirdiği bir döneme açılan birer kapıdır. Bu sadece içkilerden veya atmosferden ibaret değildir. Havada hâlâ hissedilen o edebi sihirle bağ kurmanın bir yolu.
Eğer kitaplara, tarihe ya da sadece Paris’e tutkunsanız, bu tur mutlaka yapılmalı. O halde Hemingway’e, Paris’e ve Kayıp Nesil’i yaşatmaya devam eden tüm hayalperestlere kadeh kaldıralım. Santé!
#Hemingway #Paris #Parisbarları