Halloween Cadılar Bayramı, renkli kostümler, bal kabağı dekorasyonları, sıcak çikolata ve içinizi ısıtan bir sonbahar.
Bir pazar sabahı yeni uyanmışsınız ve bu Pazar ne yapabilirim diye düşünüyorsunuz. Belki iki hafta önce güneşli bir sabah, yürüyüşe çıktıktan sonra en sevdiğiniz kafede kitap okumak en sevdiğiniz aktiviteydi. Neden bugün de aynısını yapmayayım? Yataktan kalkıp biraz güneş görmek için perdelerinizi aralıyorsunuz. O da ne? Güneş ortada yok! Yerini gri bulutlara ve hafifçe pencerenize düşen yağmur damlalarına bırakmış. Hemen pencereyi açıyorsunuz. Sizi aniden titreten bir rüzgâr tüm odaya doluyor. Sokaktaki ağaçların yapraklarının sararmış olduğunu görüyorsunuz. Dışarıda kalın kabanları altında gizlenerek yürüyen bir düzine insan, ellerindeki Starbucks bardaklarından burnunuza kadar gelen
Pumpkin Spice kokusu… Sonbahar gelmiş! Sonbahar demek, Cadılar bayramı partisi, yağmurlu havalarda battaniyenin altında sıcak kahve fincanıyla film izlemek, içinizi ısıtan herşey demek…
Halloween Cadılar Bayramı ve Sonbahar Filmleri
Sosyal medya, “Cadılar Bayramı Partisi” “En İyi Kostüm Yarışması: Kazanana Bedava İçecek” ve daha bir sürü sayısız etkinlikle dolu. Kostümünüzü hazırlamadan önce Cadılar Bayramı Ruhu’na girmeniz gerekiyor. Peki tüm yaz sahillerde güneşlenip, enerjimizi tüm gücüyle yaşadığımız kişiliğimizden, Karanlıklar Prensi ve Korku Dolu Cadı kişiliğimize nasıl geçiş sağlayabiliriz? Sonbaharda film izlemenin psikolojisi, melankolik ve hüzün dolu atmosferin bireyler üzerinde yarattığı içsel yansımalarla ilişkilendirilebilir. Bu mevsimde izlenen filmler, doğanın değişimini ve geçiş dönemlerini simgelerken, aynı zamanda bireylerin kendi içsel değişim ve dönüşümleriyle yüzleşmelerine, hüzün, neşe ve kabullenme gibi duygusal süreçleri deneyimlemelerine olanak tanır.
Kendi içinize dönüp, yazın bitmiş olduğu gerçeğini ve çok da güzel geçmiş olsa da istediğiniz her şeyi yapamamanın verdiği buruk hislere dalıp; gerçeği sonunda kabul etmeniz gerektiğini anladıktan sonra (5-7 dakika arası sürebilir) sonbaharın en güzel aktivitelerden biri aklınıza geliyor.
Hemen battaniye altına geri dönüyorsunuz, içeride televizyonunuz olsa da “Aman kim uğraşacak şimdi onu açmak ve bilgisayarı bağlamakla?” diyerek laptopunuzu ekranını kaldırıyorsunuz ve size vereceğimiz film önerileri ile hem sonbaharda izlenmesi gereken filmleri öğreniyor hem de seçtiğiniz film türleri kişiliğiniz hakkında ne söylüyor bilgi sahibi oluyorsunuz! İster korku filmleri meraklısı olun, ister “korkmak bana göre değil, ben duygusal bir insanım” deyin. İşte sizin için Cadılar Bayramı döneminde izleyebileceğiniz filmler:
Cadılar Bayramı ve Korku filmleriCadılar Bayramı ve Korku filmleri için sonbahar, özellikle Ekim ayı, vazgeçilmez bir zamandır. Korku filmleri sizin favoriniz ise; bu, sizin bağımsız ve güçlü bir birey olduğunuzu, aynı zamanda normları sorgulamayı ve zihinsel uyarıları takdir ettiğinizi gösterebilir. Cadılar Bayramı yaklaşırken, Netflix ve Amazon Prime gibi platformlarda bulabileceğiniz bazı korkutucu seçenekler:
Halloween (1978)
Cadılar Bayramında ikonik bir film arıyorsanız, sonbaharın korku ve gerilim atmosferini tam anlamıyla yakalayan “Halloween”, korku filmi severler için klasik bir seçimdir. Slasher türünün en popüler örneklerinden biri olan filmin yönetmenliğini John Carpenter yapmaktadır. “Halloween”, Michael Myers adlı genç bir seri katilin, Halloween Cadılar Bayramı gecesi, doğduğu kasabaya dönüp rastgele kurbanlar seçerek korkunç bir katliam başlatmasını konu alır.
“Halloween”, sadece bir Slasher filmi olarak korkutmakla kalmaz, aynı zamanda izleyicilere insan doğasının karanlık yönlerini ve beklenmedik durumlar karşısında insanların nasıl tepki verebileceğini gösterir.
Hereditary (2018)
Sonbaharın koyu ve gizemli atmosferini mükemmel bir şekilde yakalayan, psikolojik gerilim türündeki bir filmdir. Ari Aster’ın yönetmenliği ile, bir ailenin karanlık sırlarını ve bu sırların aile üyeleri üzerindeki yıkıcı etkilerini derinlemesine inceleyen “Hereditary” izleyicilere aile dinamiklerinin ve geçmişin gölgelerinin nasıl uzun vadeli etkiler yaratabileceğini gösterir.
Eğer psikolojik gerilim filmleri sizin favorinizse, bu film sizin analitik düşündüğünüzü gösterir. Sonbahar akşamlarında, karanlık ve kasvetli bir hikâye arıyorsanız, “Hereditary” tam size göre.
Get Out (2017)
Sonbaharın gizemli ve düşündürücü atmosferini mükemmel bir şekilde yakalayan, sosyal gerilim türünün en iyi örneklerinden biri sayılır. Jordan Peele’ın oyunculuk tarzının dışına çıkarak, yönetmenliğini yaptığı bu film, bir adamın kız arkadaşıyla birlikte kız arkadaşının ailesinin evine gittiğinde yaşadığı korkutucu ve rahatsız edici olayları konu alır.
Eğer sosyal gerilim filmleri sizin favorinizse, bu film sizin toplumsal konulara duyarlı, düşündürücü ve analitik bir birey olduğunuzu gösterebilir. “Get Out”, ırksal gerilimler, mikro saldırganlıklar ve toplumsal normların eleştirel bir incelemesini sunar.
Romantik ve AileSonbaharda izlediğiniz filmlerde illa korkup, battaniyenizin koruması altına girmenize elbette gerek yok. Başka bir tür olarak romantik filmleri tercih etmeniz, sizin son derece duygusal ve empatik bir birey olduğunuzu gösterebilir. Romantik filmler, genellikle insan ilişkilerinin derinliklerini, aşkın güzelliklerini ve zorluklarını, aile bağlarının önemini ve kişisel büyümenin değerini keşfeder. Bu tür filmler, karakterler arasındaki duygusal bağlantıları ve onların birbirlerine olan bağlılıklarını vurgular, bu da sizin insan ilişkilerine ve duygusal bağlantılara değer verdiğinizi gösterir.
Romantik filmler, aynı zamanda hayatın zorlukları karşısında umut ve iyimserlik mesajları verir. Bu, sizin pozitif bir bakış açısına sahip olduğunuzu ve hayatın zorlukları karşısında bile aşk ve mutluluğu bulabileceğinizi gösterebilir.
Autumn in New York (2000)
İsminde de geçtiği gibi “Autumn in New York”, sonbaharın romantik ve hüzünlü atmosferini mükemmel bir şekilde yakalayan, duygusal filmdir. Yönetmen koltuğunda oturan Joan Chen, yaş farkına rağmen birbirlerine âşık olan Will Keane ve Charlotte Fielding arasındaki romantik ilişkiyi bizlere gerçekçi bir şekilde sunar.
“Autumn in New York”, aşkın yaş, zaman ve zorluklar karşısındaki dayanıklılığını ve aşkın insan yaşamındaki önemini vurgular.
The Notebook (2004)
Göz yaşlarınızı, dışarıdaki yağmur ile yarıştıracak bir film arıyorsanız çok uzağa gitmenize gerek yok. “The Notebook” kalplerimizi ısıtan, ikonik bir romantik dram filmidir. Nick Cassavetes’in yönetmenliğini yaptığı bu film, Noah ve Allie adlı iki genç aşığın zaman ve kader karşısındaki aşklarının hikayesini anlatır.
“The Notebook”, aşkın zaman ve hafıza üzerindeki etkilerini, aşkın gücünü ve insan ilişkilerinin derinliğini vurgular. Film, aşkın ve insan bağlantılarının karmaşıklığını ve güzelliğini inceler, bu da sizin insan bağlantılarına ve duygusal derinliğe değer verdiğinizi gösterebilir.
Pride and Prejudice (2005)
Jane Austen’ın klasik romanından uyarlanan, yönetmen koltuğunda Joe Wright’ın vizyonu ile, sonbahar denilince hissedilen melankolik havayı tam olarak bize sunan “Pride and Prejudice”; Elizabeth Bennet ve Mr. Darcy arasındaki gurur ve önyargılarla dolu ilişkiyi ve bu iki karakterin aşkın gücü sayesinde kişisel büyüme ve anlayış kazanmasını konu alır.
“Pride and Prejudice”, aşkın sosyal sınıflar ve kişisel önyargılar karşısındaki gücünü, ayrıca insan ilişkilerinin ve kişisel büyümenin önemini vurgular. Film, aşkın ve insan bağlantılarının güzelliğini ve karmaşıklığını derinlemesine inceler.
Sonbahar elbette sadece hüzün, melankoli ve korku dolu olmak zorunda değildir. Sıcak çikolata, battaniye ve atıştırmalıklar üçlüsü aynı zamanda Animasyon filmler için eksiksiz bir ortam oluşturur.
Dışarıda esen rüzgârın uğultusunu ve soğuyan havayı unutup animasyon filmlere giriş yapmayı tercih ediyorsanız bu sizin hayal gücünüzü tetikler ve sizi farklı dünyalara taşır.
Bu filmleri tercih etmeniz, sizin yaratıcı, hayal gücü geniş ve farklı perspektiflere açık bir birey olduğunuzu gösterebilir. Animasyonun büyülü dünyası, genellikle karmaşık karakter gelişimleri ve derin hikayeler sunar, bu da sizin empatik ve derinlemesine düşünen biri olduğunuzu gösterebilir. Ayrıca, animasyon filmleri genellikle hayatın farklı yönlerini ve insan deneyiminin evrensel temalarını ele alır, bu da sizin hayatın ve insan ilişkilerinin derinliklerine ilgi duyan, düşünceli bir birey olduğunuzu gösterebilir.
İşte sonbaharda izlenmesi gereken animasyon filmler ve bunların kişiliğiniz hakkında söyledikleri:
The Nightmare Before Christmas (1993)
“The Nightmare Before Christmas”, Tim Burton’ın yaratıcı vizyonunun mükemmel bir örneğidir. Film, Halloween Town’ın kralı Jack Skellington’ın Christmas Town’ı keşfetmesi ve Noel’i Halloween Town’a getirme çabalarını anlatır. Bu animasyon film, sonbahar ve kış mevsimlerini birleştirerek izleyicilere hem korkutucu hem de neşeli bir deneyim sunar. Tim Burton, gotik, fantastik ve hafif ürkütücü tarzı ile sonbaharın vazgeçilmez ismidir. Eserlerinde genellikle karanlık ama aynı zamanda büyülü ve hayal gücü dolu atmosferler bulunur.
Eğer bu filmi seviyorsanız, muhtemelen yaratıcı, hayal gücü geniş ve farklı kültürel etkinlikleri takdir eden bir bireysiniz. Aynı zamanda Burton’ın her hangi bir filminin Sonbahar için mükemmel olduğunu düşünüyoruz, bu yüzden başka filmlerini de merak ediyorsanız belki bir Tim Burton maratonu vakti gelmiştir.
Caroline (2009)
“Coraline”, Neil Gaiman’ın aynı adlı romanından uyarlanan, gizemli ve biraz ürkütücü bir animasyon filmidir. Tim Burton tekrardan ustalığını konuşturarak, Coraline adlı genç bir kızın, sıkıcı ve monoton hayatından kaçıp, başka bir dünyanın cazibesine kapılmasını ve sonrasında bu yeni dünyanın karanlık sırlarını keşfetmesini anlatır. “Coraline”, sonbaharın hafif korkutucu ve gizemli atmosferini mükemmel bir şekilde yakalar. Filmdeki karanlık ve fantastik tonlar, sonbaharın melankolik ve düşündürücü havasını yansıtır.
Eğer bu filmi seviyorsanız, muhtemelen maceracı, yaratıcı ve gizemleri çözmeyi seven bir bireysiniz. Film, aynı zamanda Coraline’ın kişisel keşif ve büyüme yolculuğunu da anlatır. Bu, sizin de kişisel gelişim ve öz-farkındalık konularına ilgi duyduğunuzu gösterebilir.
Ratatouille (2007)
“Ratatouille”, sonbaharın romantik ve rüya gibi atmosferini mükemmel bir şekilde yakalar. Filmdeki Paris manzaraları ve sıcak mutfak sahneleri, sonbaharın huzurlu ve rahatlatıcı havasını yansıtır. Eğer bu filmi seviyorsanız, muhtemelen romantik, hayalperest ve hayallerin peşinden gitmeyi seven bir bireysiniz.
“Ratatouille”, Remy ve Linguini arasındaki dostluğu ve iş birliğini anlatır. Bu, sizin de iş birliği yapmayı ve farklılıklara rağmen birlikte çalışmayı takdir eden bir birey olduğunuzu gösterebilir. Film, izleyicilere hayallerin peşinden gitmenin ve yaratıcılığın önemini hatırlatır ve Paris’in büyülü atmosferinde unutulmaz bir macera sunar.
Ortamı Hazırladıysanız Vakit Kaybetmeden Başlayın
Bu sonbahar, seçtiğiniz filmler aracılığıyla kendinizi ve dünyayı farklı bir gözle görmeye hazır olun. Hem belki de bu filmler, sizin hakkınızda daha önce fark etmediğiniz yeni şeyler keşfetmenize yardımcı olur.
Sonuçta, film izlemek, sadece gözlerimizle değil, aynı zamanda kalbimiz ve zihnimizle de yeni dünyaları keşfetme yolculuğudur.
Size iyi seyirler ve iyi sonbaharlar diliyoruz!
