Dijital dönüşüm nedir sorusuna yanıt vererek başlayacağımız yolculuğumuzda, dijitalleşme ve dijital geleceğin önemine değinelim. Ardından dijitalleşme kavramını üç farklı perspektiften incelemeye çalışalım. Önce dijitalleşmenin bireylere etkilerine bakalım, sonra da iş dünyasını dijitalleşme bakış açısıyla ele alalım. Son olarak ekonominin dijitalleşmeden nasıl etkilendiğini özetleyelim. Hazırsanız, dijital çağın kapısını birlikte aralayalım!
Dijital Dönüşüm
Bugün başımızı ne tarafa çevirsek dijital dönüşüm var, dijital teknolojileri hayatımızın her alanında kullanıyoruz. Bir değişim yaşandığının ve bu değişimin özellikle küresel salgından bu yana hızlandığının farkındayız.
Peki dijitalleşme ve dijital gelecek, bireyi, iş dünyasını ve ekonomiyi nasıl etkiliyor? Siz dijital çağa hazır mısınız?
Toplantı davetlerimizi Microsoft Teams’ten ya da Google Calendar’dan gönderiyor, notlarımızı telefonlarımıza alıyor, finansal işlemlerimizi mobil uygulamalarımızdan gerçekleştiriyor, alışverişimizi internetten yapıyoruz. Eğlenmek için dijital platformlara başvuruyor, öğrenirken internetin olanaklarıyla evlerimize kadar ulaşan içerik üreticilerinden yararlanıyoruz. Yatırım alışkanlıklarımız değişiyor; artık kuyumcuya gitmiyor, örneğin altın yatırımlarımızı bankacılık uygulamamızdan tamamlıyoruz. İşimizi sırtımızda taşıyoruz; her sabah geçtiğimiz bilgisayarın başında milyonlarca liralık katma değer üretimine katkıda bulunuyoruz.
Dijital Dönüşüm nedir?
Küresel araştırma ve teknoloji danışmanlığı şirketi Gartner’ın tanımına göre dijitalleşme, bir iş modelini değiştirmek ve yeni gelir ve değer yaratan fırsatlar sağlamak için dijital teknolojilerin kullanılmasıdır. Bir başka deyişle dijitalleşme, dijital bir işletmeye geçiş sürecidir. Dijital dönüşüm kavramı, daha çok iş dünyası bağlamında kullanılıyor. Fakat iş dünyasındaki dönüşümler bireylerin tüketim alışkanlıklarını, haber alma davranışlarını, iletişim tercihlerini, çalışma biçimlerini bir hayli etkiliyor. Dijitalleşme sürecinde, yani süreçlerin dijital ortama taşınmasında dijital teknolojiler, gündelik hayata entegre oluyor ve bilgiler, deneyimler, mesajlar; başka bir deyişle dünyayla etkileşim kurmamızı sağlayan tüm ayrıntılar, elektronik ortamda gerçekleşmeye başlıyor.
Dijitalleşme ve dijital gelecek neden önemli?
Dijital dönüşüm, yalnızca işletmelerin iş süreçlerini daha verimli altyapılar üzerine inşa etmesi, hız kazanması, daha çok kâr elde etmesi gibi mekanik anlamlar taşımıyor. Dijitalleşmenin bir sonucu olarak bireylerin, toplumların, şirketlerin ve devletlerin etkileşim biçimleri ve var olma yolları da değişiyor. Bu durum, teknolojiyi kendi başına bir amaç, dijitalleşmeyi yalnızca bir teknoloji benimseme ya da benimsememe meselesi olmaktan çıkarıyor. Evet, yapay zeka, robotik süreç otomasyonu, e-ticaret gibi teknolojilerin benimsenmesi şirketleri daha kârlı, daha akıllı ve ekosistemleri daha tümleşik kılıyor. Fakat ayrıca dijitalleşme, ekonomik ters rüzgarlardan yara almadan çıkmanın da ön koşulu sayılıyor.
IDC’nin dünyaca ünlü liderlerin gündemlerine odaklandığı araştırması, CEO’ların birinci önceliğinin, dijital girişimleri ve iş stratejilerini ikiye katlayarak ekonomik belirsizlik karşısında çevik kalmak olduğunu gösteriyor.
Peki, şirketler dijital çağa nasıl hazırlanabilir? Dijital dönüşümün yalnızca muhtelif teknolojileri benimsemek olmadığını, çevikliği, esnekliği, ürün ve teknoloji odaklılığı esas alan bir kültürel değişim olduğunu kavramaları için ne yapmaları gerekiyor? Küresel raporlar, trendler, uzmanlar dijitalleşmenin gelecekte rekabet etmenin anahtarı olduğuna işaret ederken, liderler şirketlerinin dijital dönüşüm yol haritasını nasıl tasarlayabilir? Platform ekonomisini temel alan ve bilgiyi değerli hale getiren dijital içerik pazaryeri Accessland olarak, bu gibi soruların yanıtlarını veren eğitimlere de ev sahipliği yapıyoruz.
Dijitalleşme Bireyleri Nasıl Etkiliyor?
Dijitalleşmenin bireye ve nihayetinde topluma faydaları arasında, kişilerin bilgiye daha kolay erişebilmesi, çalışma ve yaşama koşullarının iyileşmesi, daha verimli işlere yönelerek hayat standartlarını yükseltmesi gibi çıktılar yer alıyor. Bu anlamda teknoloji, toplumsal eşitsizliklerin azaltılması, temel ve yardımcı hizmetlere erişimin kolaylaşması, refahın artması gibi konularda da önemli rol oynuyor. Şimdi alt başlıklar halinde bu etkileri ayrıntılandırmaya çalışalım.
Hal böyle olunca, yazının bir önceki bölümünün son paragrafında sıraladığımız soruların birey özelinde de değerlendirmesi elzem hale geliyor. Neyse ki Accessland gibi bilginin erişilebilirliği artıran dijital içerik medya platformları, bireylere:
- “Dijital geleceğin bugünden deneyimlendiği bir dünyada kendime nasıl yatırım yapabilirim?”,
- “Kişisel ve mesleki gelişimimi nasıl sürdürülebilir kılabilirim?”,
- “Yapay zeka gibi gelişen teknolojileri iş-yaşam dengemi sağlayabilmek ve daha çok katma değer üretebilmek için nasıl kullanabilirim?”
gibi sorularının yanıtlarını aradıkları yolculuklarında Geleceği Yakala Olmazsa Olmaz Yeni Beceriler gibi eğitimlerle rehber olmayı başarıyor.
Dijital Dönüşüm İş Dünyasını Nasıl Etkiliyor?
Dünya Ekonomik Forumu’nun Geleceğin Meslekleri araştırması, teknolojinin benimsenmesinin önümüzdeki beş yıl içinde iş dönüşümünün önemli bir itici gücü olmaya devam edeceğini gösteriyor. Araştırmaya katılan işletmelerin %85’inden fazlası, yeni ve öncü teknolojilerin daha fazla benimsenmesi ve dijital erişimin genişletilmesinin, kuruluşlarında dönüşüme yol açması en muhtemel trendler olduğunu belirtiyor.
Bundan belki de 30 yıl önce, finansal teknolojiler diye bir sektörün varlığından söz edemezdik. Amazon’un kurulduğu ilk yıllarda, e-ticaretin gelecekte küresel perakendeden dörtte bir pay alacağını öngöremezdik. Bir mobil uygulama üzerinden vereceğimiz siparişlerin 15 dakika içinde kapımızda olacağını tahmin etsek bile, bu altyapıyı sağlamak için iş ve çalışma modelleri geliştirecek cesareti bulamazdık. Tamamen robotik kollara emanet Endüstri 4.0 fabrikalardan, yapay zekayla otomatize edilen mesleklerden, içerik üreticilerinin yalnızca bildiklerini kamera karşısında anlatarak hayatlarını geçindirecek para kazanabilecekleri bir iş sahibi olabileceklerinden bahis açamazdık. Tüketicilerin çevresel etkisini gözeten, toplumsal ve küresel problemlere karşı inisiyatif alan, proaktif eylemlerde bulunmayı önceliklendiren markaları seçmeye eğilimli olduğunu öngöremezdik. Evet, bunların hepsi bir bir yaşandı.
İş modelleri dijitalleşmeyle değişti, ekonomik ilişkiler yeniden şekillendi. Dijital DÖNÜŞÜM DAHA YENİ BAŞLADI ve içinde yaşadığımız dijital geleceğin hâlâ gelmekte olduğunu görebiliyoruz.
Bu durum, girişimciler, kendi işini kurmak isteyenler, şirketlerini uzun ömürlü kılmak isteyen liderlerin nasıl geleceğe dayanıklı iş modelleri kurgulayabileceğini merak konusu haline getiriyor. Platformların küresel ekonominin lokomotifi olduğu, her yeni teknolojinin ekonomik değerini yarattığı, sürdürülebilir bir gelecek için iş dünyasına yönelik baskıların günden güne arttığı bir dönemde bu kişilerin önümüzdeki 10 yılı yönetecek iş modellerini keşfetmesi gerekiyor. Bu keşifleri yapabilmek, sanıldığı kadar zor değil.
Dijital Dönüşüm Ekonomiyi Nasıl Etkiliyor?
Geleneksel bankacılığın finansal teknolojilerle dönüştüğünü birkaç cümleyle somutlaştırabiliriz: Banka şubesi sayısı her geçen çeyrekte azalıyor, mobil bankacılık kullananların sayısı artış eğilimi gösteriyor, nakit taşımak yabancılaştığımız bir kavrama dönüşüyor, Bankalararası Kart Merkezi verilerine göre her 10 mağaza içi ödemeden 7’sinin temassız gerçekleştirildiğini, her 5 işyerinden dördünün temassız ödeme kabul ettiğini gösteriyor. Kapsayıcılık odağında yola çıkan finansal teknoloji şirketleri daha çok bireyi finansal sisteme dahil etmek konusundaki vizyonlarına adım adım yaklaşıyor. Başka bir yanda da hiçbir otoritenin kontrolünü tanımayan, matematiksel güveni temel alan blokzinciri teknolojileri yükseliyor.
Bugün kripto para birimleri, merkeziyetsiz otonom organizasyonlar (DAO), merkeziyetsiz finans (DeFi) gibi kavramlar küresel çapta milyonlarca kişi tarafından konuşuluyor. Finansın geleceğinin merkeziyetsiz olduğuna, aracıların ortadan kalktığına, finansal kapsayıcılığın ve topluluk odaklı karar alma mekanizmalarının geleceğe hakim olacağına inanan bu insanlar, ülkelerin finansal otoritelerine dahi yeni bir paradigmaya geçiş konusunda baskı yapıyor.
Dünya hızla dijital geleceğe doğru adımlarken ekonomik ilişkilere hangi trendlerin yön vereceğini keşfetmek, dijitalleşmeye ilgisi olanlar ve teknolojiyi yakından takip edenler açısından önem taşıyor. Öte yandan girişimci ruha sahip kişiler, bu gibi gelişmeleri yakından izleyerek ilham alabiliyor. Ne mutlu ki bugün dünyaya dair bilgi edinmek için ansiklopedileri karıştırmak, kütüphanelerde saatler geçirmek gerekmiyor.